Suriyeli mülteciler hangi psikoloji ile çok cocuk doğuruyor?

Suriyeli mültecilerle ilgili 2 sene önce yaptığım videoda Suriyeli mülteciler savaş psikolojisi ile mi çok çocuk doğuruyor videosu yapmış ve bu sorunun cevabının hayır olduğunu anlatmıştım. Şimdi yeni çalışmalar ekleyerek daha güncel bir blog yazisi ile bu konuyu açıklamak istiyorum.

2 sene önceki videomda hızlı bir hesaplama yapınca, Suriyeli mültecilerin doğum hızının savaş öncesi döneme göre düşük olduğunu hesaplamıştım. 

Bazı çalışmalar savaş öncesi doğum kontrol oranının yüzde 58-75 olduğunu (cited from Nabulsi ve arkadaşları, 2021) savaş sonrasındaki çalışmalar ise kadınların doğum kontrol yöntemlerini kullanmanın yüzde 50’nin altında olduğunu gösteriyor. Bu bilgiyi duyunca ‘tamam işte demek ki kadınlar çocuk istiyor ki doğum kontrolüne yanaşmıyor’ diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. 2015 yılında yapılan bir çalışmada Suriyeli mülteci kadınların hamile olanlarından %52’si hamileliklerini istemediğini, kadınların %74’ü de gelecekte başka bir hamilelikleri önlemek istediklerini söylüyorlar (Benage ve arkadaşları, 2015). Yani doğan masum çocukların mutlu evliliklerin planlı/kazara gelen aşk meyvesi olduğu pek de söylenemez gibi.

Şimdi madde madde Suriyeli mültecilerle yapılmış çalışmalardan yola çıkarak çok çocuk doğurmayı etkileyen faktörleri açıklayayım.

  • Mülteciler Suriye’nin kırsalından mı kentselinden mi geliyor?

Bu önemli bir faktör. Örneğin, Suriye’nin daha kırsal bölgelerinde büyük aile kültürü var. 2020 yılında yayimlanan bir makaleden aldığım bilgiye göre Lübnan’daki mülteci kamplarında Güney Lübnan ve Bekaa bölgesindeki mülteciler, Suriye’nin daha kırsal bölgelerinden geliyorlar (Usta, 2020). Buradaki mülteciler, Şam’dan gelen mültecilere göre doğum kontrolünü daha az kullanıyorlar. Haliyle daha çok doğurdugu gözlemleniyor (Usta, 2020). Başka bir örnek de Independent haberden. Bu haberden anladığımız kadarıyla Ürdün’ün kuzeyindeki Azdaq mülteci kampındaki doğum hızı Suriye’deki ortalama doğum hızından da yüksek. Çünkü bu bölge insanının eğitim seviyesi düsük ve Suriye’nin kırsal bölgelerden veya kentsel bölgelerindeki kırsal mahallelerden göç ediyorlar. Bu bölge insanındaki temel motivasyonlar ise şöyle: kayıpların yerini doldursun diye çocuk yapmak, İslam’da doğum kontrol metodları haram diye düşünüp bu yöntemlerden uzak durmak, erkeklerin doğum kontrolüne karşı çıkması. Lübnan’daki sağlık sektörü çalışanları da Suriye’nin kuzeyinden olanların daha büyük aileler istediğini belirtiyor. Şam’dan gelenlerin ise daha farklı olduğunu belirtiyor.

  • Evliliklerde kadının söz hakkının ya da esler arasında iyi bir iletişimin olmaması

Yine bir ankette, katılan katılımcıların yüzde 72’i evlerinde aile planlamasına dair konuları hiç konuşmuyor. Dolayısıyla istenmeyen ya da kazayla doğan çok çocuk var (Usta, 2020). Kamplardaki kadınların çoğu erkekler olmadan sokağa çıkamıyor ya da ne zaman çocuk sahibi olacağına genelde erkekler karar veriyor ya da eğer bir kadın çocuk doğurmayı kabul etmezse eve kuma getirmekle tehdit ediliyor (Cherri ve arkadaşları, 2017). Dolayısıyla bir ailenin dünyaya getirmesi oturup beraber de bilinçli bir şekilde istenen, planlanan ve en önemlisi de çiftlerin beraber karar verdiği bir karar olduğu söylenemez.

  • Kadınlarıneşleri kuma getirir diye korkması

Bu maddeyi ayrı tartışmak istedim. Yapılan görüşmelerinden birinde bir kadın şunu söylüyor: Eşimle herhangi bir konuda anlaşamazsam kuma getirir daha çok çocuk istiyorum diye. Lübnan’daki sağlık merkezinden bir uzman da bu duruma tanık olduğunu söylüyor. Sağlık merkezindeki çalışanlardan biri, bazen erkeklerin kliniğe 2 eşiyle geldiğini ekliyor.

  • Erkeğe yüklenen anlam: 

Ataerkil bir toplum diye zaten Suriyeliler daha çok erkek çocuğu istiyor. Çünkü soylarını ancak bir erkeğin devam ettireceğine inanıyorlar. Bir de bazı aileler savaşta ailelerine baksınlar diye erkek çocuğunu tercih ediyorlar. Diğer bir bakış açısı da Kabakian-Khasholian’ın 2017 yılındaki makalesinden. Bu makalede örneğin, genç bir kadın, çok yaşlanmadan önce bir erkek çocuğu doğurmalıyım ki ben ileride yaşlanınca bana ve kızlarıma baksın diyor. Yani kadınlar iş hayatına atıl(a)mıyor ve kadınların geleceği belirsiz diye erkeklere gereğinden fazla sorumluluk yüklenmiş oluyor. Yani böylesi bir anlayışın olduğu kültürde erkek olmak da çok zor.

  • Mülteci kamplarındaki karmaşa

2017 yilinda Beyrut’ta yaşayan mültecilerle yapılan çalışmalarda kadınların bazılarının nasıl düşündüğüne dair örnekleri de görebiliriz. Örneğin, genç bir kadın Birleşmiş Milletler’in yardımlarını çocuklu olan aile olsan bile alamıyorsun. Bu yardımları alma şartı hamile olmak olduğu için insanlar da tekrar hamile kalıyor diyor.

  • Sağlık sistemini pahalı olması veya hastaneye gidememek

2020 yılında yayımlanan makaleden anladığımız üzere, mülteciler Suriye’de iken doğum konrol haplarına erişim bedava. Ancak, Lübnan’da yerleştikleri yerlerde ya pahalı ya da aile planlama merkezi veya hastanelerde uzakta oturup oraya ulaşımı karşılayamıyorlar (Usta, 2020). 2014’te yapılan bir çalışmaya göre mülteci kadınların çoğu hamile kaldıktan sonra bir jinekoloğa gidiyor. Son 6 ayda bir jinekoloğa gittiniz mi sorusuna katılımcıların sadece 4’te 1’I evet diyor (Masterson ve arkadaşlar, 2014). Çalışmaya katılan kadınlardan biri “Lübnan’da ilaç için bir doktora gitmek için ortalama $33 buluyor. Bu parayı nereden bulalım” diyor.

  • Hayat pahalılığı çocuk sayısını gözden geçirmeye sebep olabiliyor. 
    Savaş sonrası bazı aileler ise çocuk sayısını 1 ya da 2’ye düşürmek istiyor. Örneğin, 2017 yılındaki Lübnan’daki mülteci kadınların yer aldığı bir çalışmada kadınlar eşlerinden habersiz doğum kontrol hapı kullanıyorlar (Kabakian-Khasholian ve arkadasları). Örneğin, bir kadın ‘Eskiden 10 çocuk sonrası doğum kontrol hapı kullanıyorlardı. Şimdi ben de 1-2 çocuk sonrası doğum kontrol hapı kullanmak istiyorum’ diyor. Okullarının eğitimine önem veren başka bir anne ise okullara kayıt olunduğundaki masraf, kimlik sorunu veya mesafeden dolayı gönderememekten dolayı daha az çocuktan yana. 

Bu çalışmalarda bazı kadınların kayıplarının yerine de çocuk doğurabiliyor. Örneğin, birkadın ’biz daha çok çocuk doğurmak istiyoruz çünkü savaşta bir sürü kişi kaybettik. Ben savaşta bir oğlumu kaybettim.’ demesi de bunu örnekliyor.

Özetle, eğitimsiz, fakir ve kadının kendi vücudu üzerinde söz hakkının olmadığı herhangi bir kültürde kadın “doğurgan bir makinedir” ve tüm misyonu çocuk doğurmaktır. Suriyeli mültecilerinin bazılarında görülen bu çok çocuk doğurmanın savaş psikolojisi ile evrimsel olarak soylarını devam ettirme iç güdüsü olduğu söylenemez. Mültecilerin geldiği yer ve aile kültürü de mültecilerin hayata ve doğum kontrolüne bakışı kuşkusuz etkiliyor. Suriyeli mültecilerin bazılarının kültüründe zaten ortalama 5 çocuk yapmak var iken bunu savaşa bağlamak zor. Bir kısmı ise hayat pahalılığından dolayı 2 çocuk yapmayı düşünüyor. Lübnan’daki çalışmadaki bazı sağlık çalışanları ise gördükleri örneklemdeki hastalar için “cahil ve sorumsuz” kelimelerini kullanıyorlar. Bu kişiler çok çocuk doğurup bakımları ile ilgilenmiyorlar ve randevularına gelmiyorlar diye açıklamalarda bulunuyorlar.

Sonuç olarak bu konu politik, kadın-erkek ilişkileri, sosyoekonomik, uluslararası ilişkiler, siyaset kapsamında değerlendirebilecek bir sorun iken herkes konuya kendi alanlarından bakıyor.

Ben bu tartışmaya nereden bakıyorum? Benim bu video ile amacim savaş psikolojisi motivasyonu ile çok çocuk yapılmadığını açıklamak. Şahsi fikrim ise Nuri Bilge Ceylan’ın Bir Zamanlar Anadolu’da filminden bir replik ile özetlenebilir: Neticede olan çocuklara oluyor doktor. Herkes yaptığının cezasını çekiyor, çocuklarsa büyüklerin günahını.

Dilerim bir daha savaşlar olmasın. Yeryuzunde bir daha kimse kendi istegi disinda ülkesinden göç etmek, baska ülkeye siginmak zorunda kalmasın.

Kaynaklar:

https://www.independent.co.uk/news/world/middle-east/birth-rate-soars-jordan-refugee-camp-husbands-discourage-wives-using-contraception-a6928241.html

Benage M, Greenough PG, Vinck P, Omeira N, Pham P. An assessment of antenatal care among Syrian refugees in Lebanon. Conflict Health. 2015;9(1):8 

Cherri Z, Gil Cuesta J, Rodriguez-Llanes J, Guha-Sapir D. Early marriage and barriers to contraception among Syrian refugee women in Lebanon: a qualitative study. Int J Environ Res Public Health. 2017;14(8):836. 

Kabakian-Khasholian T, Mourtada R, Bashour H, Kak FE, Zurayk H. Perspectives of displaced Syrian women and service providers on fertility behaviour and available services in West Bekaa, Lebanon. Reprod Health Matters. 2017;25(sup1):75–86 

Masterson AR, Usta J, Gupta J, Ettinger AS. Assessment of reproductive health and violence against women among displaced Syrians in Lebanon. BMC Women’s Health. 2014;14(1):25. 

Nabulsi, D., Abou Saad, M., Ismail, H., Doumit, M. A., El-Jamil, F., Kobeissi, L., & Fouad, F. M. (2021). Minimum initial service package (MISP) for sexual and reproductive health for women in a displacement setting: a narrative review on the Syrian refugee crisis in LebanonReproductive Health18(1), 1-13.

Usta, J., Taleb, R., El Harakeh, S., El Kheir, R., Jbahi, M., Dassouki, S., & Shaarani, I. (2021). Predictors of Contraception Use Among Syrian Refugees in Lebanon: Results from a Cross-Sectional StudyMaternal and Child Health Journal25(4), 684-693.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s