Gecen videomda Spotlight etkisinden bahsetmistim. Kısaca hatırlatmak gerekirse Spotlight etkisi, kişinin egosantrik bir şekilde kendisine çok odaklandığından başka insanların da sürekli kendisini izlediğini, incelediğini düşünmesi. Ancak bunun tam tersi bir etki de ters spotlight etkisi. Ters Spotlight etkisi diye adlandırabileceğimiz bu etki, kişinin kendi vücudundan ya da kendi hareketlerinin başkalarını etkilemesinden haberdar olmaması. En güzel örnekleri de ağız kokusu, koltuk altı veya ayak kokusu olan insanların bu durumdan haberdar olmaması. Bugün koku konusunu işleyerek ters Spotlight etkisini anlatmak istiyorum.
Ters Spotlight etkisinin bir sebebi beynimizin bazı değişgenlere adapte olması. Şöyle düşünün siz evde parfüm sıktığınızda ilk anda o kokuyu koklasanız da 30 saniye sonra duyduğunuz koku ilk andakine göre çok çok azalır. Bir insan sürekli maruz kaldığı kokuya beyindeki sinir hücrelerine verdiği tepkideki azalma habituasyon, bunun davranış seviyesinde alışmasına ise adaptasyon diyoruz. Bu bilgiyi 2006 yilinda Neuron dergisinde yayinlanan bir makalede yapilan bir calismayla da tekrar onayliyor. Wen Li ve arkadaslari tarafindan yapilan bu deneyde 18 kisi uzerinde yaptiklari calismada, insanlarin kokuya 30 saniye adapte olmasinin beynimizde koku algisiyla ilgili oldugu bilinen orbitofrontal ve piriform cortexte de aktivasyonlarin da 30 saniye sonra habitue olup azalmasiyla gostermisler. Özetle hem davranışsal hem de nöral olarak burnumuz kokuya alıştığından artık kokuların farkında olmuyoruz.
Peki bizler kokuyor muyuz?
Etrafınızda ter koksa da ben hiç ter kokmam diyen bir çok kişi var. Peki gerçekten bu kişiler ter koktuklarını biyolojik olarak da bilmiyor olabilirler mi? Bu bilgilerden sonra kendimize asıl sormamız gereken ya kokuyorsak ve farkında değilsek? Peki bizler kokuyor muyuz ki sorusuna yakından bakalım öncelikle. Öncelikle yine bilimsel çalışmaları gündelik dilimize uygun bir şekilde indirgemem gerekirse Japon veya Koreli değilseniz kokuyorsunuz. Çünkü, Japonya ve Kore’de nüfusun yuzde 95’nin genetik sebeplerle kokmayacağını düşünebilirsiniz. Çünkü Uzak Asyalı’larda onların ter kokusunu ortadan kaldıran bir genotip var ve bizdekinin aksine Japonların, Korelilerin kulak kiri bizimkisinin aksine kuru ve yapışkan değil. Çok detaylara girmeden açıklamak gerekirse, insanlarda ABCC11 geni var. Bu gen terlememizdeki kokudan kulak kirine kadar her şeyi belirlioyr. Bu gendeki SNP nükleoitidi de kulak kirinin kıvamını etkliyor. Asyalılar ABCC11 geninin AA genotipinden dolayı kokmazlarken ABCC11 geninin G genotipine sahip kişiler ter kokarlar. Asyadan Afrika’ya doğru ilerledikçe bu konunun arttığını söyleyebiliriz. Hatta 2006 yılında Nature Genetics dergisinde bir haritayla ülkelerdeki genotip haritalandırmışlar. Ayrıca bizim ter kokusu dediğimiz şey aslında terin kokması değildir. Ter su gibi bir şeydir ama o kokuya sebep olan bizdeki bakteriler. Terleme beziyle sorunu olmayan herkes terler, ama herkes kokmaz.
Kişisel deneyimlerinden yola çıkarak, Japonya, Batı ve Doğu Avrupa ve Ortadoğu’da gezdiğim yerlerden ve farklı ülkelerin insanlarıyla olan iletişimden de yola çıkarak gerçekten de bu koku haritasını burnunuzla onaylayabilirsiniz. Örneğin, 2016 yılında Tokyo’da gezinirken iş çıkışı saatinde çok kalabalık bir metroya bindim. İlginç bir şekilde hiç ter kokusu koklamadım. Bilenler bilir Tokyo yazın aşırı nemli ve çok sıcak.
Koku konusunun psikolojik, nöro ve genetik yanlarına değindikten sonra ülkemizin de Ortadoğu ve Avrupa coğrafyasında olduğunu düşünürsek, bizlerin de bu sebeplerle ter kokabileceğini düşünebiliriz. Ben etrafımdan ter koksa da ‘ben asla ter kokmam’ laflarını çok duysam da kimseyi kırmama adına bu bilgiyi paylaşmadım. Çünkü biriyle göz temasında bu bilgiyi vermek çok hoş karşılanmayabilir. Ancak, tersine Spotlight etkisine anlatrıken insanların kendi kokaların adaptasyon olduklarından bu etrafındakilerin kendilerinden rahatsız olduğun farkedememelerini anlatmak istedim.
Ortak yaşam alanına sahip alanda sorunlarını konuşarak, duygularını anlatarak çözümşeyen en ilerlemiş varlıklar olan biz insanlar, ortak yaşam alanında yine kokumuzla da başkalarını rahatsız edebiliriz. Sadece bu değil cep telefonunu aşırı yüksek ritimle kullananlar, yüksek sesle konuşanlar, ya da restoranlarda kameralı görüşmelerini kulaklıkla yapmayan insanlar da etrafa verdikleri zarardan bihaberler.
Kaynaklar:
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3539816/
https://www.jidonline.org/article/S0022-202X(15)34687-X/pdf
https://bmcgenet.biomedcentral.com/articles/10.1186/1471-2156-10-42