2010 yılında Alman Havayolu şirketi Lufthansa, uçuşlarında domates suyu tüketiminin Alman biralarını geride bıraktığını ve yılda 1,7 milyon litre domatesi suyu tüketilmesini sorgulamaya başlıyor. Hatta bu sebepten Almanya’nın güneyindeki bir şehirde Fizik Enstitüsü’ne gidip bu soruya cevap bulmaları için başvuruyor. Enstitü de bu soru için Lufthansa adına deneyler yapıp rapor yayınlıyor.
Bu rapora göre normal koşullarda aldiginiz tatlara kıyasla, uçaklarda –bulunduğunuz yükseklik ve basincin etkisiyle- tatlı tadındaki yoğunluk % 20-30 oranında azalırken tuzlu tadlarda yoğunluk ise uçakta % 10-20 oranında artıyor. İnsanların bu sebepten daha tuzlu tadlara yöneldiği sonucuna varıyorlar.
Çok değil 5 yıl sonra da Cornell Üniversitesi’ndeki Robin Dando ve Kimberly Yan tarafından yürütülen çalışmada daha kontrollü bir deney ile uçaktaki gürültünün bizim tatma duyularımızı nasıl etkilediğine bakmışlar.
Bunun için deneklere tuzlu, tatlı, ekşi, acı ve umami tatlarını test ettirmişler. Asina olmayanlar için umami; ozellikle domates, mantar ve et gibi yiyeceklerde bolca bulunan ve bizim “lezzet” diye adlandirdigimiz tattir. Bu tadi, proteinleri oluşturan aminoasitlerden biri olan glutamat’tan aliriz.
Önce bu tatları sessiz bir ortamda denetip daha sonra da uçakta olduğu kadar gürültü dinletip denemelerini istemişler. Bu sebeple yaklaşık 80 desibele tekabül eden bir gürültü şiddeti seçmişler.80 desibel ne kadar siddette derseniz evinizde dar bir alanda süpürge makinesi acarsaniz o sese yakin bir şiddettir.
Yüksek gürültü tatlı tadının duyumunu engellerken; umami tadının ise daha iyi duyulmasını sağlamış. Bu sebepten örneğin uçak kabininde yediğimiz muhallebi ile normal basınç altında(evinizde, restoranda) yediğiniz muhallebi ile arasında oldukça fazla fark diyebiliriz. Dr. Dando’nun çalışma ışığında verdiği örnekteki gibi tatlıların aksine domates soslu, vodkalı umami tada sahip kokteyli içecekler normal basınçtakinden daha iyi bir tada sahip olacaktır
Peki o anda beynimizde ne oluyor? chorda tympani adı verilen sinirler dildeki tadı beyne mesajla iletir. Bu mesaj da beyne giderken orta kulaktan da bir geçer. Dolayısıyla eğer kulak üzerindeki gürültü ve basınç yüksek ise bu durum tat duyusunu etkiler. Sadece uçakta değil grip olduğumuzda aynı tatta yemek yememiz gibi.
Şüphesiz ki uçak yolculuğu gerek uçaktaki basınç gerekse kapalı alan açısından insanların günlük hayatındaki normal koşullardan farklı. Bu çalışmalar da uçaktaki kabin basıncının kişilerin duyu organlarını etkileyerek algısını değiştirebileceğine örnek veriler oluyor. Bu nedenle bundan sonra, uçaklarda verilen yemekleri beğenmediğinizde, uçak sirketlerini suçlamadan once bir kez daha duşunun…
Not 1: Videoda 7 yıl demişim; ama 5 yıl olacak.
Not 2: Kaynaklar hyperlink olarak eklenmiştir.