Erkekler, kadınlar kadar çok rahat ağlayamıyor veya daha az ağlıyor. Bunun sebeplerine dair temel fikirler ise şöyle (kaynak 1):
- Cinsiyetçi yaklaşım: kızlar ağlayabilir ama erkekler ağlamaz
- Duygusal maruz kaldığımız uyarıcılar ve durumlar farklı
- Erkek ve kadınların sorunlarla başa çıkma farklı
- Hormonların etkisi
Örneğin, kız ve erkek çocukları arasındaki ağlama arasındaki fark 2 yaş civarı azken 13 yaşına doğru daha bir belirgin hale geliyor (kaynak 2 ve 3). William Frey’e gözyaşı ile ilgili anlattığı kitapta ise 13’lere doğru belirgin hormonsal değişikliklere bağlıyor. Hatta kadınların 15-30 yaşları döneminde erkeklere göre daha çok ağlamasını stress altında prolactin ve adrenocorticotropic (ACTH) hormonunun stres altında daha çok salgılanmasına bağlıyor. Proclatin dediğimiz hormon kadın ve erkekte üretilse de kadınlar da daha çok mevcut. Kadınlarda regl dönemini; erkeklerde sperm üretmelerine yardımcı oluyor. Bu hormonla beraber annelerin doğumdan sonra vücutlarında süt üretiminde de önemli bir işlevi var. Dolayısıyla, kadınlarda bu hormonlara bağlı olarak daha çok ağlarlar diye düşünebiliriz. Ki hamilelikte ya da bazen regl döneminde bile kadınlar daha bir duygusal olabiliyor.
Ben biraz da bu konuda en son yapılan çalışmalara bakmaya karar verdim ve karşıma 2019 yılı makalesi çıktı (kaynak 4). Bu çalışma uluslararası bir çalışma ve çalışmaya katılan ülkeler ise şöyle: Avustralya, Hırvatistan, Hollanda, Tayland ve Birleşik Krallıklar. Çalışmaya 893 kişi katıldı ve katılanlara ne zaman, ne için, ne sıklıkta ne için ağladıklarını soruyorlar. Ek olarak ağlamaya bakış açılarını soruyorlar. Örneğin, ağlamak iyi midir, utandırıcı bir şey mi, rahatlatıcı bir eylem midir gibi sorular içeren bir test ile bunu ölçüyorlar. Sonuçlar ise şöyle:
- Kadınlar erkeklere göre daha çok ağlıyor. Ancak, ağladıktan sonra hissedilen duygulara gelince kadın ile erkek olmak arasında bir fark yok.
- Ağlama eylemine bakış açısı ağlama üzerinde önemli bir faktör. Örnegin, ağlamak bana iyi geliyor diye düşünenler daha çok ağlama eylemi içinde.
- İnsanlar ağladıklarında etraflarında yardım aldıklarında daha iyi hissedebilyor. Ancak kültürel farklılar da var. Örneğin, Birleşik Krallıklar’da birinin yanında ağlamak ayıp gibi görüldüğü için kişiler ağladıktan sonra kötü hissetse de Tayland’ta ağlamak daha kabul edilir olduğundan kişiler ağladıktan sonra daha iyi hissedebiliyor.
Sonuç olarak, ağlama bir yardım çağrısı olma işlevine sahip. Eğer ağladığınızda bir destek varsa ağladıktan sonra kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. Başkalarının sizi yargılayacağını düşünüyorsanız ya da ağlamak ayıp ya da küçük düşürücü bir şey diye düşünorsanız, ağladıktan sonra kendinizi kötü hissediyorsunuz.
En nihai olarak aslında kesin olarak bilmesek de erkeklerin ağlamamasının sebebi hemen her topluma var olan erkekler ağlamaz ya da erkeklerin ağlanmasının kadınsı bulunmasıyla beraber erkekler ağlamalarını kontrol edebiliyor. Ben etrafımda çok kolay ağlayan erkek de asla gururundan insanların önünde ağlamam deyip kimsenin gözünün önünde ağlamayan kadın da biliyorum. Aslında bireysel ve toplumsal bakış açımızın biyolojimizin önüne nasıl geçtiğine güzel örneklerden biri ağlamak.
Kaynak 1: van Tilburg, M. A. L., Unterberg, M. L., and Vingerhoets, A. J. J. M. (2002). Crying during adolescence: the role of gender, menarche, and empathy. Br. J. Dev. Psychol. 20, 77–87. doi: 10.1348/026151002166334
Kaynak 2: Hastrup, J. L ., Kraemer, D . T ., Bornstein, R . F ., & Trezza, G . R . (2001). Crying frequency across the lifespan. In A . J. J. M . Vingerhoets & R . R . Cornelius (Eds.), Adult crying: A biopsychosocial approach(pp.55 –70). East Sussex, U K : B runner-R outledge
Kaynak 3: Frey , W. H . (1985).Crying: The mystery of tears. Minneapolis, M N : Winston Press
Kaynak 4: Sharman, L. S., Dingle, G., Baker, M., Fischer, A. H., Gracanin, A., Kardum, I., … & Vanman, E. (2019). The relationship of gender roles and beliefs to crying in an international