Elimdeki elmayi ona goturdum. Ben bu cumleyi soyledigimde “O” kadin mi erkek mi? Cevabi belirsiz degil mi? Nedeni ise cok basit: Turkcenin dilbilgisel olarak cinsiyetsiz bir dil olmasi. Dilleri dilbilgisel cinsiyete gore kategorilestirmede 3 kategoriden bahsedebiliriz: cinsiyet kategorileri olan diller, cinsiyetsiz ve dogal. Cinsiyet kategorileri olan dilleri olan ülkelerden birkaçı: Fransa, Almanya. Cinsiyetsiz kategorilerde hangi diller var derseniz: Finlandiya, Estonya, Cin, Maceristan, Gana gibi ulkelerin dilleri de cinsiyetsiz kategoridedir.
Cinsiyetlendirilmis dillerde maskulen yani eril ve feminen yani dişil artikeller yanı tanımlıklar vardır. Bu başa bela artikeller ismin -i hali ve -de halinde değişince bu dilleri sonradan öğrenenler için zor oluyor. Peki Türkçede bu tarz maskülen ve feminen tanımlayıcıların olmaması ne anlama geliyor? Diğer bir deyişle Türkçe cinsiyetsiz bir dil mi?
Bu konuda Türkçe kaynak ararken Dr. Caner Kerimoğlu ve Gökçe Doğan’ın 2015 yılında Türklük Bilimi Araştırmaları adlı dergide yayınladıkları makaleden yararlandığımı belirtmem lazım. Bu makaleye ek olarak diğer yararlandığım kaynaklar da blog yazisi sonunda bulunmaktadır. Bilgileri sıralayalım:
Bizim dilimizde diğer dillerden farklı nasıl cinsiyetsiz peki?
1. Türkçede tanımlık ya da artikel kullanarak sözcüklerin önüne cinsiyetçi bir kelime getirmiyoruz. Örneğin, Almanca cinsiyet kategorisine sahip bir dildir. Almancada adam darken kelimenin önüne belirli artikel olarak der kullanilir (der Mann), kadın die Frau, araba derken das Auto denir yani artikeli ‘das’tır. Fransizca da masa derken feminen tanımlıkla la table ve herhangi bir masadan bahsediyorsaniz une table denir. Bizde ise bu tarz cinsiyetçi artikeller yok.
2. Kerimoglu ve Dogan (2015)’ın makalelerine göre Türkçede dilbilgisel cinsiyet yabancı dillerden geçmiş kelimelerde cinsiyet kategorileri var. Örneğin, Arapçadan alınan sözcüklere örnek vermek gerekirse erkek yönetici için müdür; kadin yönetici için müdire denmesi gibi. Aynı şekilde Batı dillerinden alınan sözcükler için kadın için balerin, erkek için balet denmesi. Bu sözcükleri duydugumuzda cinsiyetler tanımlanmış oluyor.
3. Türkçede ‘anım’ diye bir ekten bahsediliyor. Yani müdür kelimesine müdiranım denmesi gibi. Yani bazı “Türkologlar Türkçede +çA, +çık, +kA, +m gibi dişilik eklerinin var olduğunu iddia etmiş” (Kerimoglu ve Dogan, 2015 makalesinden alıntıdır). Başka araştırmacılar da ‘eme, ög, eke, ana, eçe’ gibi eklerin kadınlar için kullanıldığını söyler(Karaağaç, 2009, Kerimoglu ve Dogan, 2015 makalesinden alıntıdır). Örnegin, Begüm kelimesi TDK’ya göre Hint prenseslerine verilen unva demektir. Aslında beyin hanimi anlaminina gelecek beg emesi’nin evrilip begum haline dönüşmesidir., Kerimoğlu ve Doğan’a göre bu ekler bazı örneklerle sınırlı kalıp türetilemediği için Türkçe’da yaygın cinsiyet kategorisi olduğundan bahsedilemez.
4. Türkçede sözlüksel cinsiyet nitelendirmesi vardır. Bazı sözcüklerin önüne kadın veya erkek kelimeleri getirilerek yapılması. Örneğin, kadın futbolcu, erkek hemşire (Kerimoglu ve Dogan, 2015). Bunu örneklemek için de Türkçe ile ilgili birçok araştırması bulunan Friederike Braun Türkçe’deki cinsiyet tanımlaması üzerine bir kitap bölümü dahi yazmıştır. Bu bölümde Türkçe’de belirgin olmasa da bir cinsiyet kategorisi vardır demektedir. Örneğin, araştırmacı Braun’un da anlattıklarını kısaca özetletmek gerekirse:
Meslek dillerinde bazen saklı bir cinsiyet kategorisi var. Örneğin, polis, kuyumcu, taksi şöforü, işportacı, postacı, sekreter, memur vb. kelimeleri insanlara sunulduğunda kelimeler yüzde 85 oranında ‘erkek’ ya da maskulen kategoriyi çağrıştırıyor. Yani bu kelimeler birçok kişiye erkeği çağrıştırıyor. Bu durum gündelik hayatta denk geldiğimiz birçok çalışanın erkek olmasına bağlanabilir. Ben örneğin hiç kadın taksi şoförüne denk gelmedim.Bu sebepten ben de taksi şöforü denilince erkek birini resmediyorum zihnimde. Kadını çağrıştıran kelimeler ise temizlikçi, tezgahtar, sekreter ve misafir.
Araştırmacı Braun belirsizlik olan durumda erkek cinsiyet baz alınıp kadını belirlemeye çalıştığımız özetliyor. Örneğin, bir şöfor kadın ise şöfor kelimesinin geçtiği bir cümlede aklımıza ilk gelen cinsiyet kategorisi erkek diye bu kelimeyi çevirirken önüne kadın diye ekliyoruz. Cinsiyetin belirlenmesi için de bazen erkek kelimesinin geldiği grup da var. Örneğin, hemşire ve sekreter kelimelerinde kadın çağrışımı ağır bastığından bu kelimelerin önüne erkek kelimesi getirilerek cinsiyet nitelemesi yapılır.
5. Cinsiyet demişken tartışmalı bir kelimeden bahsetmek lazım. Adam kelimesi. Adam kelimesi erkek çağrışımı yaptığından bilim adamı derken kadınları da kapsamadığından bilim kadını bir kategori çıktı. Sonuç olarak bugün bilimde cinsiyetçilik yapmak da pek hoş olmadığından bilim insanı kelimesini kullanmak tercih edilmeye başlandı. Ancak, eski TDK başkani Mustafa Kaçalin AA’ya verdiği bir demeçte bu durum cehalet örneği olduğunu söyledi:
“Bilim adamı” kelimesinin kullanımının doğru olduğunu, “adam” kelimesinin ise cinsiyeti ifade ettiği düşüncesinden dolayı kullanılan “Bilim insanı” kelimesinin bir cehalet örneği olduğunu kaydeden Kaçalin, “Cinsiyeti ifade ediyor olsa tamam, problem yok. Ediyormuş gibi, durup dururken bunu ortaya çıkardılar. Adam ferdi, insan cemiyeti ifade ediyor. Adam içine çıkmak demeyiz. İnsan içine çıkmak deriz ama adam olmak deriz. Burada bir cinsiyet yok.” dedi.
Sayın Kaçalın’ın sözlerine karşı duran fikri de İstanbul Üniversitesi’nde 2006 yılında Menekşe Pınar Güden’in yazdığı tezden yola çıkarak sunmayi isterim. Sayın Menekşe Güden diyor ki adam kelimesi bütün insanlar için kullanılsa da zamanla sadece erkekler için kullanılmaya başlanmıştır. Örneğin, adam olmak, devlet adamı, iş adamı, adam etmek gibi örnekler daha çok erkeği çağrıştırır. Adam” kelimesi ilk zamanlarda tüm insanlar için kullanılmış olsa bile, erkeğin iktidarının ortaya çıkışıyla norm olarak “erkek” görülmeye başlanmış ve böylece insan olmak, erkek olmakla özdeşleşmiştir (Güden, 2006). Bu sebepten adam kelimesinin kullanıldığı cümlelerde kadınlar silikleştiriliyor.
6. Son olarak bir de Türkçe aslında dilbilgisel olarak cinsiyetsiz olsa da aslında bazı cinsiyet çağrışımlarından bahsedebiliriz. Örneğin, size Erzurum, İzmir, altın, demir, prizma(nötr), lösemi (nötr) kelimelerinin sizde dişil(feminen), eril(maskülen) ya da nötr kategorilerinden hangisini çağrıştırdığını sorsam ne düşünürsünüz? Bu sorduğum soruyu Kerimoglu & Dogan (2015) ve Sebzecioğlu & Karakaya (2019) makalelerinde katılımcılarına Türkçe kelimeleri yöneltip “eril, dişil ve nötr” seçenekleri içinden hangisini çağrıştırdığı sormuş. Size sorduğum kelimeler için katılımcıların çocuğunun Erzurum ve demir kelimelerini eril, İzmir ve altın kelimelerini dişil; prizma ve lösemi nötr kategoriyi çağrıştırdıklarını bulmus(Kerimoglu & Dogan, 2015).
Sonuç olarak Türkçe dilbilgisel olarak cinsiyetlendirilmis bir dil değildir (Kerimoglu ve Dogan, 2015). Ancak bazı sözcüklerde, söz öbeklerinde belirgin eril/maskülen çağrışımlara sahip bir dildir diyebiliriz.
Son olarak, bir dilbilimci olmadığımı belirtmek isterim. Farklı dilleri öğrendikçe Türkçenin diğer dillerle benzerliklerini ve diğer dillerden farklılıklarına merak etmeye başladım. Dil uzmanlık alanımda değilse de algı konusu psikoloji konusu olduğu için ve merak ettiğim konulara yönelik araştırmalarıma paylaşmayı sevdiğimden bu videoları yapıyorum. Sizlerin de katkılarını bekliyorum. Eksik veya eklemek istediklerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.
Kaynaklar:
- Kerimoğlu, C., & Doğan, G. (2015). Türkçede cinsiyet görünümleri ve çağrışımsal Cinsiyet. Journal of Türklük Bilimi Arastirmalari, 20(38).
- Braun, F. (2001). The communication of gender in Turkish. Gender across languages, 1, 283-310.
- Sebzecioglu, T. & Karakaya, S. (2019). Cinsiyet Değişkeni Açısından Türkçe Dil Kullanıcılarının Yansız Adlar Üzerindeki Erillik-Dişillik Algısı.
- Anadolu Ajansi roportaji: https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/turkcede-kelimelerin-cinsiyeti-yok/607913